Gazipaşa Mah. Yavuz Selim Bulvarı, NO:90, Kat:1, Ortahisar/TRABZON
GSM :0533.4795034 İş :0462.3265953
bilgi@biyoenerjienstitusu.com

NON-LİNEER SYSTEM (NLS) ÇALIŞMA PRENSİBİ

NON-LİNEER SYSTEM (NLS) ÇALIŞMA PRENSİBİ

Lineer Olmayan Analiz Sistemleri (NLS), bu yüzyılın başında modern bilimin en önemli ve avantajlı uygulamalarından biri olarak kabul edilen en gelişmiş bilgi teknolojilerinden biridir. İnsan vücudunun ilgili manyetik alanlarının spektral analizini yapan bu teknolojik cihazlar, endikasyon / teşhis açısından oldukça benzersizdir.

NLS Diagnostic teknolojisi; Sayısallaştırılmış bilgisayar tabanlı sağlık izleme ekipmanları ile vücut dokularının, tek tek hücrelerin, kromozomların ve bireysel enzimlerin ve hormonların dalga özelliklerine dayanarak biyolojik nesnelerin herhangi bir durumunu izlemenize olanak sağlar. Bu diagnostik sistemlerdeki manyetik alanlar ile biyolojik sistemler ( insan vücudu ) arasındaki yakın ilişkiyi,  özellikle hücre dışı ve hücre içi etkileşimleri ölçen ve doğrulayan, Pratik Psikofizik Enstitüsü’nde çok defa deneyler yapılmıştır. Vortex manyetik alanları, bilgi aktarımında ve biyolojik sistemlerle etkileşimde önemli bir rol oynamaktadır. 

Bu yöntemin bilimsel keşifleri, akupunkturun enerjik kavramlarına dayanan asırlık doğu tıbbının teknolojik bir tamamlayıcısı olarak ortaya çıkmıştır. Biyolojik sistemi kontrol etmenin bir yöntemi olarak Çin meridyen sistemi kökeninde, enerjisel olarak uyumlu bir foton akışını andıran gizemli Tsi akışından söz edilir. “NLS” sistemi,  başlangıç ​​sinyalini yükseltme prensibine göre çalışır.

NLS teknolojisi; Fizik bakış açısına göre, incelenen organizmanın yapısal organizasyonunu koruyan elektromanyetik dalga boyları ile rezonansa giren bir elektronik osilatör sistemidir.  “NLS Tarayıcısı aynı zaman da  vücudu güçlendirmeyi ve vücudun doğal  iyileşmesini amaçlayan bir tedavi yöntemi de kurgular.

FREKANS TERAPİSİNİN BAŞLANGICI

Frekans tanı ve tedavi araştırmaları 1920 lerde ABD ve  Rusya’da başlamıştır. Biorezonans Tarayıcı enstrüman Prensipleri devam eden yıllarda giderek geliştirilmiştir.Sürprizler ile dolu bu süreçte 1920’den beri çağdaş elektron Mikroskobu ile Mikroplar canlı ve renkli yüksek çözünürlükte tesbit edilebilir oldu.

Görünür ışık spektrumunun dışındaki frekanslar da araştırıldı. Bakterilerle rezonans tesbitleri ile uzun yıllar süren çalışmaların devamında, virüs veya bakterinin özel Bir rezonans frekansına sahip olduğu keşfedildi.

İleri seviye mikroskoplar sayesinde hastalığa neden olan herhangi bir organizmanın, diğer canlı ortamları etkilemeyen özel bir frekans radyasyonuna karşı savunmasız olabileceği tesbit edildi.

Yıllarca süren araştırmalar ile  insan vücuduna zarar verebilecek bakterilerin tüm ölümcül salınım frekansları belirlendi.

1934 Yılında Rife,  kanser de dahil olmak üzere çeşitli hastalıkları iyileştirmek için rezonans frekansında bir Frekans Terapi  cihazı kurdu. 1953’te Frekans Terapisinin sonuçlarını yazdı: Frekans terapisi ile tanı veya tedavi sırasında hastalar herhangi bir ağrı hissetmezler. Başka Bir Araştırma doktoru Olan Dr. Georges Lakhovsky, hayvan kanser hücrelerinde,  “osilatörün çoklu dalga” tesbitlerinden sonra insan modellerinde kanser araştırmalarında başarılı oldu.
Çoklu dalgalı osilatör, geniş bir “ultra radyo frekansı” spektrumlarını yayınlar.
Bu cihaz çok yönlü etkiye sahiptir. Bir yandan, sağlıklı bölgeden kanserli  bölgeyi seçici olarak ayırarak ortadan kaldırıyor, diğer yandan sağlıksız hücreleri  sağlıklı bir hücrenin enerji seviyesini (canlılık) yükseltiyor.

Son zamanlarda yoğun bir şekilde kullanılmaya başlanan Doğrusal Olmayan Teşhis Sisteminin (NLS)  popülaritesi giderek artmaktadır. Klinik semptomların çok tipik göründüğü birkaç durumda bile, NLS tanı yöntemi hastalık ilişkileri hakkında ek bilgi sağlar ve prognoz açısından takip sağlar. Çoğu durumda teşhis ve daha sonra doğru tedavi seçimi için önemli bir yol göstericidir.

2000 yılında, Theodore Van Hoven’ın bu yöntemin altında yatan kuantum entropi mantığı teorisini geliştirmesinden bu yana 20 yıl geçti. Bu nedenle, doğrusal olmayan tanılama yöntemi donanım tabanlı tanılamadaki tüm yöntemlerin en güncel halidir. Bu yöntemin keşfi, teşhis tıbbında önemli bir dönüm noktası olmuştur.

1988’de bir tetikleyici sensörü tanıtan Sviatoslav- Pavlovich- Nesterov, NLS tanılama cihazlarının (metatron) ,Cihaz ekipmanlarının klinik testleri 1990 ile 1995 arasındaki yapılmış. Sonrasında cihazın ticari üretimindeki hızlı bir büyüme ve devamında üretilen cihazların kalitesi giderek artmıştır.

Araştırma merkezleri, doğrusal olmayan analiz sistemlerine dayanan bazı yeni araştırma yöntemleri arayışlarına devam etmekteler. MR ve bilgisayarlı tomografiden farklı olarak, NLS-analizi güçlü alanlara ihtiyaç duymaz. NLS metodunun özellikle hücresel düzeyde metabolizma çalışmaları için iyi bir potansiyeli olduğu görülmektedir.

NLS yöntemi, sadece teknik yeniliklerden değil, aynı zamanda yeni uygulamalardan da yararlanıyor.  NLS teşhisi için ekipman maliyeti, diğer bazı donanım tabanlı yöntemlere kıyasla daha düşüktür. ( MR,CT)

NLS, patolojik ve anatomik resme en yakın temsilleri sunar. Yöntemin zararsızlığı ile birlikte bu özelliği, NLS cihazının hızlı bir şekilde teşhis koymasını sağlar.

Hunter sisteminin sanal veriler ile temsili özelliği, incelenen boşluğun lümeni dışında bulunduğu yüzeylerinin ve ekstrakural oluşumlarının eşzamanlı olarak görüntülenmesidir (örn. Lenf düğümleri, damarlar). Sanal NLS çekimlerinin doğal sekanslarından İlgi alanlarının çok boyutlu sanal görüntülemesinden faydalanan yeni nesil lineer olmayan bilgisayar tarayıcılarının (metatronlar) geliştirilmesi ile NLS yönteminin etkinliğinin önemli ölçüde iyileşmesine ve hatta MR ile yarışacak duruma gelmesine olanak vermiştir. Orijinal olarak hacimsel tarama modeli, çok boyutlu NLS görüntülemenin ayırt edici bir özelliğidir. Bu şekilde elde edilen veriler, ilgilenilen vücudun anatomik yapılarının çok boyutlu sanal görüntülerinin yeniden oluşturulmasını kolaylaştıran bir bütünleştirici dizidir. Bu bağlamda sanal NLS, özellikle damar oluşumlarının çok boyutlu rekonstrüksiyonu ile yapılan anjiyografik inceleme için yaygın olarak kullanılmaktadır.

Hunter Avcı sistemi ( NLS ) öncelikle, üst solunum yolundaki tıkayıcı işlemlerin, hacimli özofageal, gastrik veya kolonik oluşumun, büyük damarların aterosklerotik lezyonlarının ve paranazal sinüsleri, idrar kesesi veya spinal kanalını etkileyen rahatsızlıkların tespiti için tasarlanmıştır. 

NLS-BİLGİSAYARLI DOĞRUSAL OLMAYAN ANALİZ YÖNTEMİ VE DİYAGNOSTİKTEKİ (TIBBİ TEŞHİS) ROLÜ

Bilgisayar tabanlı doğrusal olmayan analiz (NLS) cihazı dinamik ve  invaziv olmayan bilgilendirici bir yöntem olarak sağlığı etkileyen farklı patolojileri incelemek için giderek artan oranda kullanılmaktadır.NLS, hem in vivo (herhangi bir organ veya dokunun bir veya başka bir kısmının NLS-spektrumunu elde etmek için) hem de in vitro (dokulardan, biyolojik sıvılardan veya hücrelerden çıkan bir NLS-spektrumunu elde etmek için) uygulanabilir. 

NLS-spektrumlarıyla vücuttaki bir apsede, biyokimyasal homeostaz  sırasında açığa çıkan laktat ve amino asitlerin sinyallerinin tespit edildiği,  İn vivo NLS verileri ile       in vitro olarak yüksek çözünürlüklü MR ile yapılan apse örnek testlerinin sonuçlarının  korele (uyumlu) olduğu görülmüştür.

NLS yöntemini kullanarak, epilepsi tedavisinde ensefalondaki metabolik değişimin dinamikleri izlenebilir. Arteriosklerozun neden olduğu damarların daralmasıyla alt ekstremite kaslarında oksidatif fosforilasyonda bir düşüş kaydetme olasılığını gösteren bazı veriler mevcuttur. NLS yönteminin uygulanmasındaki bir başka eğilim, kas-iskelet sistemindeki patolojiye bağlı olarak kas atrofisinde fosforik bileşiklerin metabolik bozulmasının tespitidir. NLS yöntemi ile miyokard ( Kalp Kası ) değişimleri ile ilgili teşhis için umut vaat eder şekilde, miyokard patolojilerinde ATP değişim seviyelerinin azaldığı kanıtlandı.

Yine Siroz hastalığında karaciğerdeki lipidlerin metabolizmasındaki değişimin dinamiklerini incelemek için NLS analiz yöntemi kullanılmıştır. 

NLS; malign dejenerasyondan etkilenen pankreasın araştırılması ve tümör ilerlemesinin teşhisinde, radyasyon veya kemoterapinin etkinliğinin değerlendirilmesinde  ve hastalar için bireysel dozaj şemalarının ayarlanmasında kullanılmaktadır.

CNS (merkezi sinir sistemi) bozukluğu, kardiyovasküler sorunlar, kas sistemi bozukluğu, prostatik tümör, meme bezi tümörleri gibi bir çok  tıbbi alanda ve  tedavilerin izlenmesinde NLS nin kullanıldığı bilinmektedir.

Araştırmalar NLS’nin arterioskleroz, apopleksi, enselofalomiklit ve boşluklar için tanısal önemini göstermiştir. NLS, ensefalondaki genetik özellikler ile klinik semptomlar ve metabolik sapmalar arasındaki ilişkiyi belirleyerek, bir patolojinin fazını ve nidusun aktivitesini tahmin etmeyi sağlar. NLS, meme bezindeki benign ve malign tümörleri ayırt etmeye yardımcı olur. NLS aracılığıyla prostat bezindeki anormal değişikliklerin tesbiti ve yöntemin bez dokusunda yeni bir değişiklik tespit etmesi ve uygun zamanda tedaviye olanak sağlamasına  izin verdiğini göstermiştir.

Kakvasov ve diğ. al, NLS ve dinamik MRT’yi yapay “Magnevist” kontrastı ile birleştirerek prostat  teşhisi hakkında (histolojik olarak onaylanmış benign prostat hipertrofisi ve Adenokarsinomu dahil) bazı veriler sundu. Elde edilen sonuçlara göre, bu tür bir kombinasyon prostat patolojisinin paternini tanımlamayı ve teşhis doğruluğunu önemli ölçüde arttırmayı sağlar. Son yıllarda, artan sayıda organ transplantasyonu için gerekli olan karaciğer metabolizması çalışmalarına NLS ile destek sağlanmıştır. (Avrupa’da yıllık karaciğer nakli sayısı 200 civarındadır ve ABD’de 1000’dir)  Bu yöntemin transplantasyon sırasında karaciğer fonksiyonlarının invazif olmayacak şekilde değerlendirilmesine olanak sağlaması önemlidir.

Sonuç olarak bu durumlarda NLS analizini kullanmanın uygunluğu ve katkısı aşikardır. Karaciğerdeki ATP seviyesi, vücut homeostazının bütünleşik bir resmini yansıtmaktadır. Fosforerjik bileşiklerin bozulmuş metabolizması ile karaciğer dekompansasyonunun uzaması arasında yakın bir ilişki vardır.

Karaciğer hastalıklarının in vivo olarak teşhis edilmesinin yanı sıra, NLS, organların  spektral özelliklerini elde ederek in vitro olarak transplante (nakil) edilen karaciğer üzerindeki durumu değerlendirmeye izin verir. Bu durum karaciğerdeki patolojik değişiklikler arasındaki korelasyonu tesbite dayanmakta ancak tedavide verilen biyokimyasal ajanların vücutta oluşturduğu tepkileri de izlemektedir.

Tüm bilgileri özetlersek; kontrast amplifikasyonlu MR ile NLS kombinasyonu da dahil olmak üzere farklı klinik tıp alanlarında NLS-analizinin sürekli kullanılmasının, etkinliği ve teşhis doğruluğu (yaklaşık yüzde 75-85) yönüyle bu alanda sürekli bir ilerleme gösterdiği ve çok değerli tespitler yapmaya olanak sağladığı sonucuna varılmıştır. (*)

(*) http://www.biyofonksiyoneltip.com/donec-dapibus/